Quantcast
Channel: Benden ve Bizden
Viewing all 284 articles
Browse latest View live

Bambina Geldi, Hoşgeldi :)

$
0
0
5 Şubat 2015, saat 3:55'te aramıza katıldı Bambina.

39+5'te 2. gebeliğim doğal ve hızlı bir doğumla son buldu.

2845 gram ağırlığında, akça pakça, pespembe bir kız bebekle tamamlandı ailemiz.

Biz iyiyiz, yeni hayatımıza alışmaya çalışıyoruz.

Eve yeniden bebek kokusunun hakim olması huzur verici.

Bambino büyümüş olarak önümüzde durunca Bambinaya her bakışımızda bugünlerin çabuk geçeceği geliyor aklımıza.

Hoşgeldin sevgili kızım, huzurlu, uzun, mutlu bir ömrün olsun..

Bizi ikinci kez anne baba ve Bambinoyu da abi yaptığın için çok teşekkür ederiz :)



Göbek Bağı Düştü

$
0
0
Bambinanın göbek kordonu bugün, 8. gününde, düştü.
Yarın banyo günü :)
Kızımız ilk banyosunu yapacak.

Bambina ile ilgili ilk izlenimlerim:

Bambino bacaklarını devamlı hareket ettirirdi, devamlı tekmeler atardı.
Bambina öyle değil, daha sakin.
Kolları devamlı yüzünde. Yüzünü kapatarak uyuyor.

Emzik almıyor, her fırsatta deniyoruz.

Yan yatarak uyumayı seviyor, sırt üstü yatmayı sevmiyor.

Çok ama çok minik, minyatür :))

Çok tatlı!

Kokusu muhteşem, insan kendinden geçiyor :)
Giydiği alt tulumunu hiç yıkamadan saklayacağım, öyle popo ve diz izleri çıkmış bir halde.. Ve olabildiğince kokusuyla..

Gün geçtikçe çevreyle daha çok bağlantı kuruyor. Bunun için hiç acele etmiyorum. Keyfini çıkartıyorum :)

En çok abisinin sesini tanıyor. Bambino bir yandan çok kıskanıyor, beni paylaşamıyor, beni emzirirken görünce hoşlanmıyor, diğer yandan da bebeğin en ufak sesinde bana haber veriyor, onu sevmek istiyor. Farkındayım ki duyguları karışık, neyseki bir şekilde kendini ifade ediyor, içine atmıyor.

Geçen gün bana ve babasına çok kızgın olduğunu söyleyerek odasındaki her şeyi ama herşeyi dağıttı. Toplamamız iki gün sürdü, öyle söyleyeyim. O dağıtırken yanında sakince oturdum; bir yandan dağıtıp bir yandan da bize yapacaklarını anlattı. Bizi eve almayacakmış, çöpe atacakmış, sözümüzü dinlemeyecekmiş, bir daha diş fırçalamayacakmış, okula da gitmeyecekmiş, daha neler neler... En sonunda baklayı ağzından çıkarttı: "Bebek karnımdan hiç çıkmasaymış keşke" Bunu söyledikten sonra sakinleşti, biraz konuştuk ve sonra oyun oynadık birlikte :)

Bambino okul sonrası parka bile uğramadan eve geliyor artık, zira anne ile bebeği bir saniye bile fazladan yalnız başlarına bırakmak istemiyor :) Eve gelince akşam kojo gelene kadar Bambino ile oyun oynuyorum, aralarda kızı emziriyorum, sonra oyuna devam. Feci yoruluyorum ama yapacak fazla birşey yok. Yarım gün okula gidince böyle oluyor işte :)

Bambinanın da gecesi ve gündüzü karışmış vaziyette. Gündüz güzelce uyuyor genelde, gece 9 ile 1 arası uyanık. Gaz sancıları hafiften var, o da akşam saatlerinde başlıyor. Sizin anlayacağınız, Bambino okuldan gelip de uyuyana kadar onunla, Bambino uyur uyumaz da Bambina ile mesaideyim. Günde 4 saat uyuyorum yaklaşık. Şimdilik idare ediyorum, arada bir beynimin uyuduğunu resmen hissediyorum, gözlerim açık olsa da.

2. Gebelik - Doğum Hikayemiz

$
0
0
Öncelikle merak eden, hatırlamak isteyen varsa, Bambinonun doğum hikayesini okumak için buradan alayım sizi :)

Tarih 4 Şubat 2015 Çarşamba.. Her zamanki rutinde bir akşam yaşanıyor bizim evde. Kojo biraz geç gelmiş, ki bu aralar rutini bu şekilde, Bambinonun uyku vakti yaklaşıyor, klasik yemek-oyun-kitap-ilaç-diş fırçalama-sohbet-masaj-uyku rutinini uyguluyoruz.

Bambino uyuyor, sonrasında nedense benim uykum gelmiyor, tamam biraz var ama uyumak istemiyorum, kendi halimde takılıyorum. Gece 11 olmuş, ben uyanığım hala, 12'de hala öyle. Kojo salonda dizi izliyor, ben yan odada bilgisayar başında. 

Tarih oluyor 5 Şubat 2015. Saat 1 civarı.. Bana bir ağlama geliyor, ama öyle böyle değil. Son zamanlarda pek iyi hissetmiyorum kendimi; yeterince destek görmüyorum gibi geliyor, kendimi yalnız hissediyorum sıklıkla. Yatak odasına gidip katıla katıla ağlıyorum. Kojo geliyor, önce telkin etmeye çalışıyor ama başaramayınca kendi halime bırakıyor beni, yanımda duruyor yine de. "Kendimi çok yalnız hissediyorum" diyorum sadece. İçimden daha fazla açıklama yapmak, konuşmak gelmiyor.

Saat 2 oluyor. Hala durup durup ağlıyorum. O sırada karnımdan aşağı doğru bir baskı hissediyorum. Sancı gibi değil, tam anlamıyla baskı. Vücudumun tam ortasından aşağı doğru bir açılma ihtiyacı geliyor. Bu his gelince elimde olmaksızın bacaklarımı balerin gibi yana doğru açıp olabildiğince çömelmeye başlıyorum. Çok içgüdüsel bir hareket benimki. O hareket bana kendimi iyi hissettiriyor. Bir yandan da 1-2 tekniği ile nefes alıp veriyorum; yani nefes alırken mesela 4'e kadar sayıyorsam, nefes verirken 2 katı kadar, 8'e kadar sayıyorum. İlk dalgalarda bu nefes tekniği çok işe yarıyor.

O kadar çok ağlayıp kendimi helak ettim ki, "Bebek bunu hissetti ve tepki veriyor" diye düşünüyorum. Doğumun başladığı aklıma hiç gelmiyor o esnada :)

Ama gelen baskı hissi 4 dakikada bir tekrarlıyor. Bu kadar sık olmaması gerekiyor diyorum kendi kendime. Ve 15 dakika sonra baskı hissi gelmeye devam edince hazırlık yapmaya başlıyorum. Kojoya haber veriyorum önce. Panik yok, gayet sakiniz. Çantamı 2 gün önce hazırlamıştım, zaten fazla birşey de koymadım. Bebeğin eşyaları da hazır. "Acaba mutfağa gidip birşeyler yesem mi?" diye düşünüyorum. 

Doktorumu arıyorum, haber veriyorum. "Doğum başlamamış olabilir, suyun gelmemiş, nişan gelmemiş, bir yarım saat daha bekle bakalım, haberleşiriz" diyor. Yine de her ihtimale karşı hastaneyi arayıp bilgi verecek. Doktorla konuştuktan 10 dakika sonra tuvalete gidiyorum, nişan geliyor! Evet, bu doğum başladı demek!! Doktoru tekrar arıyorum, nişanı söylüyorum. "Tamam", diyor; "Ben çıkıyorum, hastanede görüşürüz, hemen gelin siz de"

Bu arada ilk doktor konuşmasından sonra hemen bakıcı teyzemizi aradık, sağolsun 20 dk içinde bizdeydi. Bambinoyu ona emanet edip kojoyla hemen çıkıyoruz. Arabaya gidene kadar iki kere daha baskı geliyor. Ben her baskı geldiğinde giderek daha fazla çömeliyorum, bacaklarımı daha da çok yana açmaya çalışıyorum. Bakıcı teyzemiz geldiğinde beni salon kapısının önünde yerde çökmüş vaziyette gördü :) Arabaya binmeden önce apartmanın demir çitine asılıp baskıyı karşıladım. 

Hareket etmek iyi gelince arabaya binmek işkence oluyor tabi. Neyseki hastane çok yakın, 10 dk içinde ulaşıyoruz. Acilde bana tekerlekli sandalye veriyorlar, reddediyorum hemen, bir yandan da baskı geldikçe yerlere atıyorum kendimi :) Beni o halde görünce sedye mi getirsek diyorlar :))) Bu şekilde doğum katına ulaşıyorum. Odanın kapısında yine yerlerde sürünüyorum, bu defa benimle ilgilenecek olan hemşire beliriyor yanımda: "Çok iyi karşılıyorsunuz sancıları, tebrik ederim" diyor.

Kojo arabdan ne alabildiyse getiriyor odaya, arabaya bir kez daha inme fırsatı hiç olmuyor. Ve özenle hazırladığımız fotoğraf makinesi ve video araba koltuğunda kalıveriyor :) Evet, bu bebeğin hiç düzgün fotosu ve videosu yok! Cep telefonuyla ne çektiysek o var elimizde :)

Bizden 5 dk sonra doktorum geliyor, şahane kadın Hüsniye Tanboğa. Beni yatağa yatırıp muayene edeceğini söylüyor ama ben yatmak istemiyorum ki yatağa. Bu arada baskılar artık devamlı geliyor neredeyse. Öyle hızlı ilerliyor ki süreç! Birkaç dakika sonra yatmaya ikna oluyorum çünkü doktor doğumun hangi aşamada olduğunu ancak bu şekilde anlayabilecek.

Yatıyorum ve doktor heyecanla haber veriyor: "Tamamen açılmışsın, bebek gelmeye hazır, birazdan ıkınmanı isteyeceğim" Neeeeee? Ne çabuk? Daha sohbet edecektik, ben birşeyler yiyecektim, evden getirdiğimiz koca pilates topunda oturacaktım, koridorda gezinecektim, müzik açıp sakin bir ortam yaratacaktık, odayı kişiselleştirecektim, şimdi hemen mi geliyor bebek?? 

Ya ağrı kesici hakkımı kullanmak istersem? "Hayır, o aşamayı çoktan geçmişsin, ilaç müdahalesine gerek yok, şimdi gücünü topla, ıkınma zamanı geliyor"

Gelen baskılar öyle yoğunlaşmıştı ki, artık sadece sürecin bir an önce bitmesini istiyordum. Bebek kanala girmişti, hissediyordum ve verdiği baskı hissi inanılmaz büyüktü. Öyle ki bağırmaya başladım. Nefes tekniği uyguluyordum ama bebeğin baskısı arttıkça ancak çığlık atabiliyordum. Tabi bu arada kojoyla helalleştim, ne olur ne olmaz diyerek. 

Doğum müdahalesiz olunca her anı hissettim, her anı dolu dolu yaşadım. Eskilerin bir sözü vardır ya, "Doğum anında anne iki dünya arasında gider gelir" diye, işte ben onu bizzat yaşadım. Gerçekten de gittim geldim. Dayanamayacağımı düşündüm ama beni o an benden başkasının kurtaramayacağının da farkındaydım. Gücümü toplayıp ıkınmam gerekiyordu. Doktorum da tam o sırada bunu söyledi: "Bağırıp enerjini ağzından çıkaracağına enerjiyi aşağı doğru itmelisin, bak gör iki kez itsen bebek gelecek, kafasını görüyorum"

Ağzımı kapatıp nefesimi bebeğime doğru yönlendirdim. Gerçekten de iki kez ıkınınca bebek "fırt" diye çıkıverdi dışarı. O an nasıl bir rahatlama geldi anlatamam. Kocaman birşey içimden kayıp çıkıvermişti işte :)

Daha önce doktorumla konuştuğumuz gibi kordonu kesilmeden mosmor ve tortop olan bebeği kucağıma koyuverdiler. O an yaşadığım süreç çok geride kalmıştı bile. Bir mucizeye an be an tanıklık etmiştim, dolu dolu hissederek yaşamıştım. Sıcacık bir somun ekmek gibiydi Bambina, fırından yeni çıkmış tazecik bir ekmek. Aldım onu, "Hoşgeldin" dedim ona, sıcaklığını hissettim, güzelliğine doyamadım.. Kan akışı durunca kordonu kesildi ve kısa bir süreliğine yanımdaki masaya alınıp giydirildi. Bebeğin yıkanmasını istememiştim, üzerindeki tabaka onu egzama ve diğer mikroplardan koruyacaktı çünkü. Üzerine birşeyler giydirip tekrar verdiler bana Bambinayı. 

Tarih 5 Şubat 2015 Perşembe. Gece 2'de başlayan doğum süreci yaklaşık 2 saat sonra, 3:55'te son buldu. Saat 3:55'te bembeyaz nur topu gibi bir kız geldi aramıza. Bize emanet. Kim bilir bu evrendeki hangi boşluğu dolduracak, neler yaşayıp neler yaşatacak?

Bahtın açık olsun kızım, hayırlı ve mutlu bir ömrün olsun. Mutlu olasın, mutlu edesin. Görevini hep hatırlayasın. Bizi ikinci kez anne-baba yaptığın için çok teşekkürler.  Bize öğreteceğin çok şey var, biliyorum.. Seni çok seviyorum güzel kızım..

"Kendimi çok yalnız hissediyorum" diye ağlamam sanki yüzyıllar önceydi gibi geliyor şimdi düşününce. Çünkü bu düşüncenin zerresi bile kalmadı içimde. Kendimi yenilenmiş ve yeniden doğmuş gibi hissediyorum şu anda. Biliyorum Bambina hepimize iyi gelecek, rahmime düştüğü andan itibaren öyle oldu, daima öyle olacak...

Bambino 53 Aylık

$
0
0
Bambino abilik kulvarında bir ayını geride bıraktı sayın seyirciler :)

Şubat ayının 28 çekiyor oluşuna hiç bu kadar sevinmemiştim, biraz hilebazlık oluyor ama 4 Mart geldi mi geldi, tamaaam :)

Ergen abi modelini izledik Bambina doğduğundan bu yana, hala da izliyoruz.

Kıskançlık bir yandan, kıskançlığını nasıl ifade edeceğini şaşırması bir yandan. Bambinadan çok Bambino ile uğraşıyoruz evde :)

Kah odasını dağıtıyor, kah evdeki herkese bağırıp çağırıyor, kah vuruyor, söylenenlerin önemi olmaksızın herşeye "HAYIR" diyor... Dil de maşallah pabuç kadar, hiçbir şeyin altında kalmıyor :)

Güldüğüme bakmayın, o kriz anlarında sükuneti korumak çok zor. Evdeki yetişkinlere de gına geliyor Bambinonun isteklerinden. Sakin anlarımızda durup düşününce bilerek yapmadığını, evdeki tahtının sarsıldığını, anneyi paylaşmak istemediğini aklımıza getirip pamuk gibi yumuşayabiliyoruz. Ama kriz anarında bu düşünceleri akla getirebilmek de maharet :)) Birimi olmasa diğerimiz bağırıp çağırabiliyor, neredeyse normale döndü bu durum :(

Bir de şart koşma halleri - ki ben ona tehdit diyorum, resmen tehdit ediliyor çocuk- aldı başını gidiyor.
"Dişini fırçalamazsan bakteriler hepsini yer"
"Üstünü giymezsen hasta olursun"
"Şimdi dışarı çıkmazsan geç kalırsın, öğretmenin çok kızar"
"Uyumazsan boyun kısa kalır"
...
Aklınıza ne gelirse artık. Yetişkinlerin hayalgücü nereye kadar giderse gidiyor bu cümlelerde..

Bir de istemediğimiz kavramları öğrendi Bambino bu arada. Anneannesi sağolsun, akşamları evde olursa Bambino ile o ilgileniyor ve yatak zamanı sohbetleri abartısız 1 saati bulabiliyor. Neden mi? Çünkü anneanne Bambino ile dertleşir gibi herşeyi filtresiz anlatıveriyor Bambinoya: Ölüm, yalan, ayıp, dedenin yaramazlıkları (alışveriş listesinde olmayan şeyleri alması, anneanneye sormadan eve misafir çağırması vs.)... Bunları öğrenir oldu Bambino. Bir de "valla" kelimesini pek sık kullanmaya başladı. Ne olduğunu bilmiyor, bir kere gelip sordu bana, resmen cevap veremedim. Ne denir ki???

Kontrol manyağı olmak istemiyorum ama Bambinonun bu şekilde aklının kavrayamayacağı kavramları günlük hayatına sokması da hiç hoşuma gitmiyor. Ama enerjim ve vaktim öyle sınırlı ki, Bambino ile birebir ilgilenmem mümkün değil. Bebekle 24 saat mesaide iken kendimi zorlayarak Bambino ile vakit geçirmeye çalışıyorum ama devamlı da yanında olamıyorum. O nedenle de Bambinonun vakitsizce böyle kavramları öğrenmesine de engel olamıyorum. Hiç tepki vermemeye çalışıyorum ama bazen üstüne düşme durumlarında yakalayabiliyorum kendimi.

Neyse, lohusa halimle yine iyi idare ediyorum bence, kendime iyi davranayım :)

Kıskançlık halleri bünyede tavan yapmadığı durumlarda Bambino gelip kardeşini seviyor, kucağına istiyor, bezini vs. getiriyor, her halini merak ediyor. İçinden mi geliyor yoksa bu da yetişkinlerin dikkatini çekme numaraları mı bilemiyorum :)

Beni hep yanında istiyor. Onu giydirmemi, uyutmamı, dişini fırçalamamı, kahvaltısını hazırlamamı, herşeyini ben yapayım istiyor. Kendi kendine yaptığı şeyleri bile zor yapıyor artık. Tuvalete giderken mutlaka yanında biri olsun istiyor mesela. Bir nevi geriye dönüş var. Normal diyorum ve bu sürecin de hasarsız geçmesini diliyorum.

Haftaiçi öğleden sonraları evde Bambino ve Bambina arasında mekik dokuyorum. Biraz Bambina büyüsün, havalar da ısınsın, dışarıya atacağım hepimizi :)

Pabuç dilli, olgun tavırlı, taze abi, bonus kafa, anneye yapışık Bambino ile son ay böyleydi sayın seyirciler :)

Bambina 1 Aylık :)

$
0
0
Bambinonun ay dönümü yazılarını iyi ki yazmışım, arada dönüp okuyorum. Hele şimdi Bambinayla aynı süreci tekrar yaşarken sanki kendimle dertleşiyormuşum gibi hissediyorum kendimi :)

Bambinonun ilk ay yazısı için buradan alayım sizi, merak ediyorsanız :)

Şubat ayı 28 çekince Bambina hemen 1 aylık oluverdi :) Halbuki daha var :)

Günler ve geceler emzirme-gaz çıkarma-uyutma döngüsünde geçiyor. Gün geçtikçe Bambinanın uyanık kalma süreleri artıyor. Ancak geceyi hala gündüz zannediyor, gece 3-4 saat ayaktayım. Hem de uykunun en tatlı olduğu 2-5 arası :(

Banyoyu sevdiğini keşfedince akşamları banyo yaptırmaya başladım ama geceyi yine de uyanık geçirebiliyor.

Aslında bir günü diğerine tutmuyor. Bir gün iyi isek, bir gün daha zor geçebiliyor.

Günü kurtarmaya devam, uzun vadeli düşünmüyoruz :)

Ancak gazını çıkarmaya yardım edelim derken kucağa, hafif sallanmaya fena alıştı, küçücük bebek tabi ki kucakta olacak diyor bir yanım, diğer yanımsa eyvaaah diyor..

Kafasını çok iyi tutabiliyor Bambina, uykusunda yüzüstü yatarken bile kafayı bir taraftan diğer tarafa çevirebiliyor.

Bambino bacaklarını çok iyi kullanırdı, alt değiştirme bezini iki hamlede altından sıyırıverirdi. Bambina da abisinin kız versiyonu: Onun kadar haşin olmasa da o da gayet hareketli! Kollarını çok iyi kullanıyor ek olarak :)

Kundağa girmeyi Bambino gibi Bambina da reddetti. Aynı şekilde emzik de almıyor. Güçlü emme refleksiyle baş etmek için serçe parmağımı veriyorum ağzına, uykuya dalarken.. Nereye kadar gider bilmem..

Gaz sancılarını duyunca fazla uyku tutmuyor beni, her an ağlayıp bağırabilir gibi geliyor.

Öyle böyle geçiyor işte günler. Baharın geliyor olması beni çok sevindiriyor. Bambina ve Bambino ile çok eğleneceğimi düşünüyorum :))

Bir de o süt kokusu, o bebek kokusu yok mu, mest oluyorum mest! Minyatür kollar ve bacaklar, görmese bile bana bakıyor oluşu, dudağını büzüp ağlamaya hazırlanışı, emmek isterken çıkardığı kesik kesik köpek yavrusu gibi sesleri.. Bunların hepsini her daim hatırlamak istiyorum. Muhteşem anlık sahneler. Sonunda bunların hepsinin geçeceğini bilmek ve bu hayat bitince hiçbirini yanında götüremeyeceğimiz gerçeği ise işin acı yanı. Neyse, girmiyorum daha fazla o konulara. Hepinize iyi günler :)))

Durumlar

$
0
0
Bambinanın 40 ını Pazartesi günü uçurduk. :)
Değişen bir şey oldu mu? Ben pek fark etmedim. :)
Yine bir günümüz diğerini tutmuyor, bir gün feci yorgunum, diğer gün 3-4 saat uyuyabiliyorum.
Gazı var Bambinanın, uykusundan uyanıp duruyor genelde.

Bambino da bu haftasonu şifayı kapmış, iki gün içinde iyileşir gibi oldu ama bugün burun akıntısı ve öksürük tekrar şiddetlendi.

Bambina doğduğunda topuk kanında TSH değeri yüksek çıkmıştı, 5. gün tekrar yapılan testte yine tiroit değeri yüksek çıktı. 12. gün tekrar test yapıldı, hala yüksekti. Doktor bizi çocuk endokrinologuna yönlendirdi. Tekrar yapıldı testler, çok şükür ki TSH biraz daha düşmüştü. Doktor bir ay sonra testi tekrarlatmamızı istedi. İşte o bir ay doldu sayılır. O nedenle Bambinayı tekrar kan ve idrar alınmak üzere doktora götüreceğim. Götürmüşken kilosu ve boyunu da öğreniriz. 

Bambino da doktora gitse iyi olacak.

Yani, bize doktor yolları gözüktü.. Yarın ola, hayrola.

Aksi gibi bakıcı teyzemiz de bu hafta böbrek kumu düşürüyor, sağolsun yine geliyor, yardım ediyor ama o da sıkıntılı.

Kojo derseniz, zavallım geç saatlere kadar çalışıyor. Bazen eve iş çıkışı gelip çocukları görüyor, sonra çalışmaya tekrar işe gidiyor.

Beni sorarsanız iki çocuk arasında mekik dokuyorum :) Kız uyuyunca uyusam biraz daha iyi olacağım ama Bambino ile uyumak mümkün değil ki. Birlikte oyun oynamak istiyor, beni kardeşi ile paylaşamıyor. Gönlü olsun diye oyun oynuyorum, onunla bakkal manav alışverişine çıkıyorum, okuldan almaya gidiyorum. Evde devamlı oyun oynuyorum. Bambino uyuyunca halim kalırsa Bambinayı banyo yaptırıyorum, hem gazına iyi geliyor hem de biraz daha uzun uyuyor banyodan sonra. Hayat benim için emzirmek, gaz çıkartmak, oyun oynamak, uyutmak, banyo yaptırmak gibi çocuk ve bebek aktivitelerinden ibaret :) 

İkinci çocuktaki en büyük keyif/bilgelik, bugünlerin geçeceğini bilmek. Yorulsan da, oflasan da poflasan da sonunda geçip gidiyor. Bir bakmışsın işe başlama vaktin gelmiş, bir bakmışsın 1 yaşına girmiş... Bunu içselleştirmek en uç anlarda bile farkındalık yaratıyor, öfke patlaması yaşasanız bile çabuk toparlanıyorsunuz mesela :)

Bambinaya Değişim 47. Günde Geldi

$
0
0
Bambina 47. gününün sabahında ilk defa seslere tepki verdi.

Sesin geldiği tarafa yöneldi.

Kendisiyle konuşana kendince karşılık vererek ilk sosyalleşme sinyallerini gösterdi :)

Hani "Gözü açıldı" derler ya, işte öyle birşey oldu!

Kozasının içinde yaşarken çevresini fark etmeye başladı.

Arada bir onunla konuşana ve özellikle bana gülümsüyor gibi geliyor bana ama tam da emin değilim, kondurmuş olmayayım :P

Yine de 47. gün ile birlikte Bambinanın Dünyayı keşfetme çalışmaları başlamış bulunuyor.

Artık hep aynı odada durmak istemiyor, bazen başka odalarda uykuya dalıyor.

Gözü hala tam görmese de, uzaktaki nesnelere ve ışık-gölge oyunlarına dalıp gidebiliyor uzun süre.

Aşırı hareketli, aynı abisi gibi :)

Araba koltuğuna ve ana kucağına oturmak istemiyor. Neden mi? Bacaklarını uzatamıyor da ondan :)

Gerilmeyi çok seviyor, sık sık "Hayat maksimumda" pozisyonuna giriyor :))

Uykuya dalarken bir geriniyor ve sanki rahatsızmış gibi bir ses çıkarıyor, panik olup pozisyon değiştirmeye kalkmazsak, anında dalıp gidiyor.

Gözleri uykuya dalana kadar çipil çipil bakıyor :)

Acaip keşifçi. Daha şimdiden farklı şeyler arıyor, farklı deneyimler istiyor :)

Süt kokusu, gıdısı, minicik uzuvları, tortop olup yatışı (Bakınız instagram fotoları), boğum boğum bacakları beni mest etmeye yetip artıyor bile!

Bir de kucak bebesi oldu Bambina, abisi gibi :) Bu versiyon farklı olur sanmıştım ama resmen Bambinonun aynısını bir kez daha büyütüyorum gibi geliyor bana :) Bu defa sadece bir derece daha yumuşak, kız olması nedeniyle! Yoksa gidişat, hal-hareket-tavır aynı Bambino :)

Geçen haftasonu ziyaretimize iki kız annesi bir arkadaşım geldi. "Kızlar uslu olur, bakma sen, koy yatağına, ver emziği, öyle uyusun. Kızlar uyum sağlar merak etme" diyerek beni gaza getirdi. O gün Bambinayı iki kere ağzına emzik verip (ki normalde pek almıyor) yatağında uyutmayı başardım. "Evet ya" dedim, "Oluyormuş gerçekten de, ne güzel böyle uyur artık hep!" Sen misin onu diyen!! O akşam tam 5, evet tam 5 saat bağırdı Bambina ve uyumadı. Ağlama değil, tam anlamıyla çığlıklar attı! Sesini acaip biçimde duyurdu. Anladım ki kızım gün boyu yaşadığı olayın stresini atıyor, beni bana şikayet ediyor! O 5 saat sonunda kucakta gezidirilerek uyutulmaya geri döndü tabi ki :)) Ben de gaza gelip "Her çocuğun ihtiyaçları, mizacı farklıdır"ı unuttuğum için kendime kızdım ..


Uyku Eğitimi Üzerine

$
0
0
Bugün bebeğin ilk üç ayının aslında dördüncü trimestır olduğunu çok çabuk unutarak beklentilere giren ben, yarın "Bu bebek niye uyumuyor?", "Ne zaman 5 saat kesintisiz uyuyacağım?", "Neden bu kadar çok emiyor?", "Ne zaman düzene girecek herşey?" gibi sorularla gereksiz yere kendimi yıpratmayayım diye bu yazı burada bir yerlerde dursun.

Bambinoyu 3,5 sene emzirmiş bir anne olarak Bambinada aynı performansı gösterebilecek miyim bilmiyorum ama kızın şimdiden başlamış emerek uyuma hallerine bakarak abisinin yolunda ilerlediğini rahatlıkla söyleyebiliyorum.

Bu nedenle bebeği değil, kendi bakış açımı değiştirmem lazım en acil tarafından :)

Uyku eğitimi bebek büyütürken en çok zorlandığım konu oldu. Tahminim yine öyle olacak :) Çünkü bünye uykusuzluğa ve yorgunluğa bir yerden sonra dayanamıyor. Uykusuzluk bende feci bir asabiyet yapıyor, sivri dilim kalpler kırıyor gereksiz yere. Ortada iki çocuk olunca Bambinanın uykularının düzenli ve kesintisiz olması çok çok iyi olur evin huzuru için :) Ama bunun için bebeği ağlatmaya içim elvermiyor. Ağlatmadan da oluyor diyebilirsiniz ama biliyorum ki benim bebeğim o cinsten değil. Şimdi bile m.e.meyi saatte bir emmek isteyip de vermeyince ortalığı ayağa kaldırıyor ve dikkat dağıtma tekniklerinin hiçbiri işe yaramıyor. Bu konuda bebeğimi tanıyorum :) Belki değişir de "kitap" bebeklerden birine dönüşürse ne ala! Ben de zorla saatbaşı kaldırıp emzirecek değilim sonuçta :)) Beklentiyi düşük tutmaya çalışıyorum o kadar.

Yazıda da denildiği gibi, 2 sene (ki Bambinoda rahatlıkla 3 sene olmuştu bu süre) düzensizlik temel kural. Bebeğin dünyaya adapte olmaya çalışmalarına destek vermeli. Bu nedenle de beklentiyi düşük tutmalı.

Hala yazının linkini vermedim değil mi? Buyrun burada :)

Yazının başında diyor ki:
"Çocukları bazı konularda illa eğitmemiz gerektiğini düşünüyoruz ya; yanılıyoruz sanırım. Özellikle ilk çocukta ve o çocuğun ilk iki senesinde yanılıyoruz. Mesela yeni doğan bir bebekte... Onun düzeni düzensizlik; onun işi dünyaya alışmak. Uyuyacak, yiyecek, agu bugu yapacak. Hepsini de annesinin kucağında yapmak isteyecek. O yüzden yeni anneler söylenecek: “Kucağımda uyuyor, yatağına bıraktığım anda uyanıyor...” Öyle olacak...

Bebeğin 3. ayı civarında anne babalarda uykuya dair şiddetli bir özlem peyda olacak. (Bu da böyle olacak; çünkü bebekler yetişkinler gibi uyumuyorlar) Bu özlem de ebeveyni “uyku eğitimi” denen  bir davranışa yöneltecek. Kimi zaman yatırılıp kaldırılacak bebeler, kimi zaman "yatağında biraz kendi başına kalsın, nasıl olsa uyur"a inanılacak...  Uyku gerçekten ders gibi öğretilecek bir şey mi? Uyku bir disiplin midir? Yoksa diğer fiziksel fonksiyonlar gibi zaman için kazanılacak bir ritm; edinilecek bir alışkanlık mıdır? Uykuya dalmayı “öğrenememiş” bir insan tanıyor musunuz?"


54. Gün - Eller

$
0
0
Evet, gun sayıyorum, bildiniz :)

Günler geçsin, Bambina büyüsün diye gün sayıyorum.

Günler bazen çabuk, bazen yavaş geçiyor, ama bir şekilde geçiyor işte.

54. gün - bugün- Bambina iki elini birleştirmeye başladı. Ellerini henüz tanıdığını düşünmüyorum ama ayrık olan ellerin birleşmesi de bu yolda önemli bir adım bence :)

Bu arada bebek için gelenlerin "Bu nasıl bebek, yenidoğan dediğin emer ve uyur" yorumlarının sıklığı beni düşündürmeye başlamıştı. "Bambino da böyleydi, o uyurken kucağımda tutardım devamlı, yatağına koyunca ağlardı, emerken dik durmayı isterdi, benimkiler de böyle, sizin o dediğiniz cinsten değil" desem de içimden bir ses "Birşeyleri yanlış mı yapıyorum acaba, kucağa ben mi alıştırıyorum?" gibisinden konuşup kendimi sorgulatıyordu bana. O noktada "Bambinoda nasıldı?" diyerek blog arşivine dalıverdim. İyi ki de dalmışım, Bambino Bambina gibiyken daha da zor zamanlar yaşamışım sanki, buyrun buradan okuyun mesela. Okudukça iyi hissettim kendimi. Benim bebeler de böyle, ne yapayım?

Bakıcı teyzemizin de bunda payı var. İki çocuğu kitap bebeklerdenmiş. Ona göre bir bebeğin en kolay zamanı ilk 3-4 ayı. Her gün benzer muhabbetler olunca evin içinde, birikim yapmış bende demek ki.

Neyse, Bambina nasıl uyuyacağına kendi karar veriyor. İki gecedir gece uykusundan önce emzik istiyor, m.eme verince geriliyor mesela. 

Bizim evde bebeler ne derse o! :)

Bir de bu akşam Bambinayı pışpışlarken aynı anda Bambinoyu banyo yaptırdım ya, aferin bana :) Gerçi ikisini de memnun edemedim, biri "Üşüdüm" diye bağırırken diğeri "Beni buradan al ve emzir" diye ağlamaya başladı. Ama yaptım mı, yaptım.. Bir de üstüne çocuklara ilk ortak nutkumu çektim: "Bakın çocuklar, sizin bir adet anneniz var. Yani annenizin iki tane çocuğu var, ikisi de benzer ihtiyaçlarla anneden ilgi talep ediyor. Ancak annenizin sadece iki kolu var. Bu nedenle beklemeyi ve sabretmeyi öğrenmelisiniz" :))) Bunları dedikten sonra "N'apıyorum ben ya?" dedim :)))

Ama ne iyi olurdu şöyle birkaç kolum daha olsaydı :)

Bu arada postlara foto eklemek çok zahmetli geliyor bana. Cep telefonundaki fotoları direkt bloga aktarma gibi birşey var mı? Bilen duyan gören varsa beri gelsin :)

55. Gün - İlk Ev Ziyareti

$
0
0
Her gün yazmak adetim değil, zaten buna vaktim de olmuyor ama ilkler söz konusu olunca unutmamak için iki satır da olsa yazayım, kaydedeyim istiyorum.

Bambinonun 40'ı çıktıktan sonraki ilk ev gezmesi en büyük dayımlara olmuştu. Yengem Bambinayı görmeye bize geldiğinde bunu hatırlatınca Bambinayı da ilk olarak onlara götürmeyi istedim. Hoş bir anı olur dedim :)

Bambina gaie uyumlu, çoğunlukla uyuyan ve sohbet dinleyen bir tavır sergiledi. Sanırım bütün çocuklar kalabalığı, sohbet sesiyle mayışmayı ve başka evlere gitmeyi seviyor. Ben severdim, benim çocuklarım da seviyor  en azından :) Evde yenmeyen birşeyi misafirlikte yemek de bizim özelliklerimizden. Misafirlikte herşeyin tadı değişiveriyor nedense :)

Bambina arabada olmayı seviyor ama bir şartla: Araba devamlı hareket halinde olacak :) Durmaya tahammülü yok, basıyor çığlığı :) Hangi yoldan gitsem de trafik ışığı olmasa diye düşünür oldum sayesinde :) Neyseki şansıma bugün elektrikler kesikti, hiçbir trafik ışığı çalışmıyordu :))

Bugünün "süper anne işbaşında" sahnesi yine akşam saatlerinde yaşandı :) Bambinayı uyutmaya çalışırken yanıma gelip koltuğa uzanan Bambinonun haline acıyan ben, Bambinayı da alıp Bambinoyu uyutmak üzere odasına götürdüm. Bir elimle Bambinayı pışpışlarken diğer elimle Bambinoya masaj yaptım uyusun diye. Bu arada Bambinonun yatağının yanında diz çökmüş vaziyette durdum. Kız mızıldandıkça sağa sola sallanmaya çalıştım. Halime güldüm walla :) ("Walla kelimesi kullanılmıyor" derdi Bambino şimdi bunu okusa :P )

Haydi ben yatar, kız uyanana kadar biraz gözlerimi dinlendireyim. İyi geceler efenim :)


Bambino 4,5 Yaşında - 54 Aylık

$
0
0
Very be, bugünleri de görecekmişiz demek :)

Bambino 4,5 yaşına girdi. 
Eskiden öyle büyük geliyordu ki 4 yaş ve üstü çocuklar bana.
Bakın işte, Bambino da onlardan biri oldu, çok şükür, bin şükür!

Bambinayı büyütürken Bambinonun bebekliğini yeniden yaşıyorum.
Aklıma ayrıntılar geliyor. Unuttuğumu sandığım ayrıntılar.
Blogu okuyorum, Bambinonun eski zamanlarına gidiyorum..

Zor bir bebekti Bambino ve zor bir çocuk oldu.
Zorluğu şundan: Bir davranışa yönlendirmek için ikna etmek gerekmesi. Eğer ikna olmaz ise kesinlikle yapmıyor istenileni.
"Büyük sözü dinle, biz ne dersek o doğrudur" demek zorunda kalıyoruz bazen, çok sinirlenince. O bile işe yaramıyor. Devamlı sorguluyor. 
Ama eğer ikna olur da o hareketin gerekli olduğuna inanırsa, onu tutarlı bir şekilde devamlı uyguluyor.
Uygulanmadığı zaman "Hayır öyle olmamalı" diyerek bizi uyarıyor bu sefer :)
Yani, kural koyarken dikkatli olmak lazım.

Öğretmeni "Ya" kelimesinin çok kullanıldığını duyunca bir kural koymuş okulda. "Ya" kelimesi kötü, kullanılmayacak.
O günden beri evde dilbilgisi polisi kesildi Bambino, "ya" dediğimiz anda sözümüzü kesip "Ya kelimesini kullandın" diyerek uyarıyor bizi. Aynı şekilde "valla" ve "be" kelimelerinde de yapıyor. Tüm muhabbetler sekteye uğruyor tabi çünkü günlük kullanımda devamlı ya diyoruz. İsterseniz dikkat edin, iki cümleden birinde ya kelimesi geçiyor :) Hal böyle olunca Bambino her yerde sohbete her an müdahil olabiliyor, "O kelime kullanılmamaktadır" diyerek uyarıda bulunuyor. Alın size kural uygulayan sıkı bir sistem savaşçısı. Bu çocuğu avukat ya da yargıç falan mı yapsak, n'apsak?

Yani, kurallara canı kadar bağlı bir çocuk Bambino.
Sistem olsun ve herkes uysun istiyor.
İstisnalara tahammülü pek yok. İkna olursa belki..

Çok hassas sonra.. Empati yapıyor olur olmadık yerde ve başkaları için ağlayıp üzülebiliyor.

Melankolik bir tarafı da var.. Bazen sırf üzülmek için bahaneler buluyor :)

Piyanoya başladı geçen ay. Maksat, öğleden sonraları evde olduğu saatlerin sayısını azaltmak :P Çok idealistçe değil mi? :P Ne yapayım, iki çocukla zaman geçmek bilmiyor bazen. En güzeli aktivite bulup Bambinoyu göndermek.. (İleride bunları okursan umarım beni anlarsın oğlum, seni çok ama çok seviyorum)

Hocasını sevmiş, piyanoyu da sevmiş. Zaten evde orguyla devamlı konser veriyordu bize :)

Jimnastiğe de devam ediyor, orada da çok mutlu. Haftasonu babasıyla takılıyorlar :) Küçükken babamla her pazar Gençli Parkı'na giderdik, çok güzel çocukluk anılarım var. İsterdim ki oğlumla benim de olsun öyle anılarım. İleride umarım olur. Şimdilik babasıyla bu anıları oluşturuyor, bu da ayrı güzel tabi ki..

Asıl havadisi vermedim: Bambino okumaya ve yazmaya başladı! Daha doğrusu ufak ufak okuyordu ve yazıyordu kendince, biz hiç müdahale etmedik. Sorularına kısa cevaplar verdik, uzatmadık. Ama olacağın önüne de geçemedik; Bambino kendi kendine okumaya ve yazmaya başladı. Sol eliyle yazıyor (Annesi gibi :)) ), büyük ve küçük harf karışık yazıyor. Müdahale etmeli mi bilmiyorum ama hiç dokunmuyorum.

Geçen gün markete giderken "Bir dakika" dedi. Masasına gitti, kağıt kalem alıp market listesi oluşturmaya başladı. Sonra kağıdı cebine koydu. Kalemi de. "Kalemi neden aldın?" diye sordum. Listedekileri aldıkça kenarına "check" işareti yapacakmış :)

Gün içinde benden telefonumu isteyip kojoya mesaj atmaya çalışıyor. Boşluk tuşunu henüz bulamamış ki şöyle yazmış mesaja:
"Babaseniçoközledim"
"Bababanagüzelkitapal"

"ç", "ö" ve "ü" harfleri benim telefonda yok, onun yerine noktasız harfleri koymasını söylediğimde, "Baba öyle yazarsam okuyup anlayabilir mi?" diye sordu kuzucuk :))

Bambino son ay içinde kardeşine olan tavırlarını epey değiştirdi. Özellikle son hafta içinde kardeşini devamlı görmek istedi, çoğu zaman sevmek istedi (Altında zarar verme güdüsü olabilir diye hep yanında olmaya gayret ediyorum). Sonuçta kıskançlık olacak, olması normal ama bunu eyleme geçirmemeli :) Mesela ben tuvaletteyken Bambino kardeşiyle konuştu devamlı, oyuncak gösterdi, oyaladı. Bu anlamda iyi bir abi olmayı vaat ediyor bizimki :) Bakalım, zaman neler gösterecek bu konuda. Ama Bambino kardeşine alıştı diyebilirim, artık varlığını yadsımıyor..

Bambino yine kendi kendine toplama ve çıkartma, hatta çarpma ve bölme de yapmaya başladı.
Geçen gün şöyle dedi bana:

"Anne, 2-4-6-8-10 eşli sayılar."
"Nasıl yani?"
"Onların eşleri var. Ama 1-3-5-7-9 eşi olmayan sayılar"
"Çift ve tek sayıları söylüyorsun galiba" !!! 
Ben dumur oldum tabi..
Kendi kendine tek ve çift sayıları bulmuş.
Dedim ki: "Oğlum biz bunları ilkokul 2'de ezberleyerek öğrenmiştik, mantık yürüterek değil" :))

"Anne, 12'nin içinde 4 tane 3 var."
"Hı? Pardon? Nasıl yani?"
Buyrun size bölme.

Kendi kendine düşünüyor ve bir anda anlatıveriyor. Bunları ilk söylediğinde bir yerden okuduğunu ya da birinden duyduğunu düşünmüştüm ama kendi kendine bulmuş. "Düşünüp aklımdan buldum" diyor :)

Düşünürken gözler yukarıya doğru bakıyor bu arada, çok komik oluyor öyle :))

Takvime bakarak yaz programımızı ayarladı Bambino. Ramazan Bayramında İzmir'e, Kurban Bayramında Antalya'ya gidecekmişiz :) 

Uçağa binmeyi de çok özlemiş. "Ne zaman Londra'ya götüreceksiniz beni?" diye soruyor aklına geldikçe :) Londra bizim karşı komşu sanki :PP

Orta kulak iltihabı nüksetti bir de son ayda, antibiyotik kullandı, son 3 ayda 2. antibiyotiği bu. Bir yerde okumuştum, vücut zayıf düştüğü için hastalık hemen tekrarlıyormuş. Hala burnu tıkalı ve geniz akıntısı devam ediyor. Doğal desteklerle devam ediyoruz bakalım. Kışın iyiydik derken ilkbaharda böyle hastalandı oğlan. Gerçi Nisan ayı da kışı pek aratmıyor, gece bir baktım kar yağıyor dışarıda, bahçe bembeyaz olmuş!

Daha dün doğdun, ne çabuk 4,5 oldun benim kıvırcık kuzum?! 
Hep iyilerle karşılaş, hep mutlu ol ve mutlu et.
Seni çok seviyorum :) xx

Bambina 2 Aylık

$
0
0
Bambina tarih olarak iki ayını, gün olarak ise neredeyse 9. haftasını bitirdi bugün itibariyle..

Bambinonun 2. ay yazısı burada :)

Hafif hafif tükrük üretimine başladı. Gerçi kusma nedeniyle önlüğü eksik etmiyoruz, evin her yerinden önlük fışkırıyor :)

"Agu, gugu, mırr" gibi sesler çıkartmaya başladı :) Sanki konuşuyor gibi, konuşmak istiyor gibi.
Bir de bazen ben gülünce gülümsüyor bana ya da bana öyle geliyor :)

Boy: 55,5 cm
Kilo: 4700gr
Baş çevresi: 37 cm

Gündüz gece ayrımını oturttu sayılır, akşam 8-10 arası gece uykusuna yatıyor. Gece 1-2 gibi kalkıyor, sonrası çok düzensiz. Bazen saat başı, bazen 1,5-2 saatte bir kalkıyor. Belli olmuyor. O nedenle o gece uykusuna yatınca en geç 1-1,5 saat sonra ben de yatıyorum çünkü 24 saat içinde kesintisin en uzun uyuduğum zaman dilimi bu aralık. Şöyle kesintisiz 5-6 saat ne zaman uyurum bilmiyorum..

Uykuya nasıl geçtiği de çok değişken. Bazen emerek uykuya dalmak istiyor. Bazen Bambinoda yaşamadığım bir şekilde emzik talep ediyor ama her zaman değil. Bazen pusete koyup evde dolaştırarak uyutuyorum. Çoğunlukta ise kucakta tutularak uykuya dalıyor. Gazı olduğu zamanlar genelde kucakta rahat ediyor. Ben de kucakta tutmayı çok seviyorum. Galiba son kez bebek büyütünce (Büyük konuşmayayım herşeye rağmen!) herşeyi doya doya yaşamak istiyor insan. Durup durup kokusunu içime çekiyorum. Minicik ellerine, ayaklarına, poposuna, bacaklarına bakıyorum, dokunuyorum, öpüyorum. Hatta bazen kendimi tutamıyorum; bir yandan uyutmaya çalışırken bir yandan da "Uyumazsa uyumasın" diyerek öpücüklere boğuyorum Bambinayı :)) 

Evde bir bakıcı ve büyük abi olunca yalnızlık da çekmiyorum çok şükür. Hatta evde sıkılmadan durmama herkes hayret ediyor. Kız uyuyunca bakıcıya bırakıp biraz dışarı çıkıyorum arada. Bazen Bambinoyu da alıyorum, bazen o okuldayken gidip geliyorum. Bu kaçamaklar bana nefes aldırıyor, iyi geliyor. 

Günler dolu dolu geçiyor vesselam.. Allah tüm kuzulara sağlık versin.. Tün annelere de güç kuvvet ve sabır versin..

64. Gün - Elleri Keşfetmeye Devam

$
0
0
Bambina acaip dillendi, karşısına geçip konuşunca karşılık veriyor ve öyle böyle değil epey değişik sesler çıkartıyor. Sanırım konuşmaya pek hevesli. Pek de çabuk öğreniyor maşallah!

Beni görünce gülücükler saçıyor, artık bilinçli olduğunu iyice anlıyorum. Beni gördüğü kadar olmasa da kendisiyle konuşan herkese gülücükler saçıyor! Maşallah barekallah.. Abisi gibi sosyal ve insan canlısı olacak, belli :)

Bugün itibariyle bilinçli bir şekilde ellerini ağzına götürmeye başladı. Evet, malesef boş bulduğu anda elini emiyor minnoş! Emzik almaya her zaman yanaşmıyor, e karnı tok olup da emme güdüsünü tam tatmin edemeyince eline uzanıveriyor hemen. Parmak emmeye dönüşecek diye endişeleniyorum ve gördüğüm ya da duyduğum an (cuk cuk sesler geliyor elini emerken!) hemen müdahale ediyorum, dikkat dağıtıyorum, konuşuyorum vs. 

Düzenimiz olan düzensizlik hala devam ediyor, uzun bir süre düzen beklemiyorum zaten. Emme saati yok, uyuma saatleri değişken, uyanma saatleri değişken. Günü kurtarmaya devam :)

Sanırım artık net ve renkli görmeye başladı, etrafına daha bir merakla bakınıyor çünkü. Bugün yağan karı uzun uzun seyretti mesela :) Evet, Nisan ayının 9'unda lapa lapa kar yağdı, şaka değil..

Bambino cephesinde yeni bir haber var, daha doğrusu teyit edilen bir gerçek var: Bambino hayvan ve bitkilere pek meraklı değil. Bunu üzülerek söylüyorum çünkü doğayı ve hayvanları sevsin, onlarla ilgilensin diye epey uğraştım, hala da uğraşıyorum ama bizimkinin o taraklarda bezi yok. Dün okuldan almaya ben gittim. Sınıftaki herkes birinin evden getirdiği 2 ördek yavrusunun peşinde dolaşıyordu. Beni de çağırdılar "Gel sev" diye. Bambino ne yapıyordu dersiniz? Öğretmeninin peşinde gezinip kadını arkadan "gıdı gıdı" diye gıdıklamaya çalışıyordu. Sonra da "Seni seviyorum" diye öğretmenine sarıldı :)) Sınıfta öğretmenine sevgi gösteren yani sevgisini direkt belli eden tek kişi bizimki :)) Sabah da sınıfa girer girmez öğretmenine "Günaydın" der ve hemen evde yaşadıklarını anlatmaya başlar :)

Bugün de üst kat komşuya uğradık Bambino ile. Odada kuşları "Limon" da vardı. Bambinonun kuşla ilgilenmesi sadece 30 saniye sürdü. Sonrasında dönüp bakmadı bile. 5 dk sonra da "Sıkıldım" diyerek ynaıma geldi :) Neyseki ev sahibi ile kahve yapmaya mutfağa gittiler ve konuşa konuşa geri geldiler. Bu iki olayla Bambinonun hayvanlara olan ilgisi(zliği)ni teyit etmiş olduk. Bir de komşuyla aralarında şöyle bir muhabbet geçti:

Komşu: Bambino bak bu kuşun adı Limon. Limon sarı olur ya, onun için adını Limon koyduk bu sarı kuşun.

Bambino: Neden ayva koymadınız?

:)))

Ne yapalım, bizimki sadece insanlara meraklı :) Hayvanlarla gayet mesafeli bir ilişkisi var. "Ben onlara dokunmayayım, onlar da bana dokunmasın" diyor :)

Doğa konusunda ise biraz daha umutluyum. En azından yediğimiz yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini merak ediyor :) Tarlalarda koşmayı, ağaçları ve çiçekleri sevip onlarla konuşmayı - genelde ben söyleyince olsa da - ihmal etmiyor. Geri dönüşüm ve çevre temizliği konusunda çok duyarlı. Ama saatlerce ormanda vakit geçirmişliği yok. Gerçi gidecek çok fazla bir ormanlık yer de yok, çocuğun hakkını yemeyeyim. Ankara'da Central Park ya da Hyde Park vardı da biz mi götürmedik canım? :)))

Bambino 55 Aylık

$
0
0
Bambino bir ay daha büyürken yine karşınızdayız sevgili okur :)

Bu ay dönümü yazıları da olmasa bu ara bloga uğrayacak vaktim yok, inan ki..

Çocuklar uyuyunca ya yemek yiyorum, ya banyo yapıyorum, ya ertesi gün için hazırlık yapıyorum ya da direkt uyumaya gidiyorum.

Son ay içinde misafir trafiğimiz yoğundu, çok da iyi oldu. Yoksa Nisan ayı bana hiç geçmeyecekmiş gibi uzun gelmişti. Dostlar, akrabalar, sevdiklerimizle dolup taştı evimiz.

Bambino da bu durumdan fazlasıyla nasiplendi :) Kitap okuyan çocuk gitti, yerine laf dinleyen çocuk geldi :) Kim kiminle nerede ne yapmış; hepsini dinlemeye başladı Bambino. Kaçırırsa vay halimize, tüm diyalogları baştan alıyoruz! Ya da ben ona hepsini kelimesi kelimesine anlatacağıma söz veriyorum, aksi halde evde sükunet korunamıyor.

Dedikodu demeyeceğim ama Bambino epey bir sohbetlerin içinde kaldı, kalmaya da devam ediyor :) Eskiden günde en az 2-3 kitap okutan çocuk artık haftada 2-3 kitap okutursa iyi diyoruz :)

"Bu da bir dönem" diyorum. Küçükken ben de pek severdim laf dinlemeyi :) Hem seneye tam gün okula başlayınca bu ortamları bulamayacak, ben işte olacağım, beni bile bulamayacak.

Evet sevgili okur, yakında işe başlayacak olmam ve Bambino ile böyle 7/24 birarada olmayacak olmam en büyük motivasyon ve sabır kaynağım. Sırf bu nedenle onun benimle vakit geçirme isteğini ya da yaptığı nazları daha kolay sineye çekebiliyorum. İnşallah bu yaz için de güzel planlarım var. Sonbahar gelince evli evine, okullu okuluna, işçi de işine dönecek. Ev sessizleşecek. Bambina ile Fatma Teyzemize kalacak ortam. Şimdi böyle yazınca bir hüzün geldi bana, zaman nasıl da geçiyor...

Bambino 23 Nisan gösterileri okulda için her gün prova yapınca, evin gündemi de bu oldu haliyle. Yok kıyafetiydi, yok papyonuydu derken haftada birkaç gün mağazaları gezdik Bambino ile. 

23 Nisan günü pek bir heyecanlıydık ailecek. Gösterisini izlemeye maaile okula gittik. Hava soğuk olmasına rağmen epey kalabalıktı. İşyerinden benim üstüm bile geldi Bambinoyu izlemeye :) Gösterinin ilk dakikalarında epey gözyaşı döktüm.. İnsanın çocuğunu izlemesi pek bir değişikmiş. "Ne ara büyüdün sen?""Ne zaman gösteriler yapar oldun?" Ay çok hisliydi.. Bir ara videoya çekim yapan kojoya baktım, o da ağlıyor çaktırmadan, kamerayı yüzüne siper etmiş :))) Bizden başka ağlayan da görmedim, bizde bir tuhaflık var sanırsam :P

Gösteri sonrası eve gelip videoları izledik hemen :) O günden beri de her gelene izlettiriyoruz, bazen Bambino canlı performans sergiliyor :)

23 Nisan hediyesi olarak aldığımız legolar Bambinonun favori oyuncağı haline geldi. Kendi kendine söküyor takıyor; geçen sene bize yaptırıyordu, o nedenle daha fazla almamıştık :) Bir de m.ig.ros'un her sene yaptığı 23 Nisan indiriminden M.ake'n'bre.ak adlı kutu oyununu almıştık. Bizimki hemen keşfetti kutuyu, açmak zorunda kaldık. Bambinoya büyük gelir dediğimiz oyunu Bambino çocuk oyuncağı gibi yapmaya başlayınca kutuların üzerinde yazan yaş aralıklarının gerçeği yansıtmadığına bir kez daha şahit olduk!

Bambino geçtiğimiz ay içinde mesleğini güncelledi sevgili okur :) Tekerlekli taşıtlarla olan bağını tam olarak kopartmadı aslında. Hala otobüs şoförü, pilot ya da astronot olmak istediğini söylüyor arada. Ama şimdi en çok arkadaşı Kaan'ın yanında uçak tasarımcısı olmak istiyormuş. Kaan o işi yapacakmış da, bizimki de ona yardım edecekmiş :) Aklıma lisedeyken arkadaşların TM seçti diye MF'yi bırakıp TM seçtiğim geldi :) Arkadaşlar meslek seçiminden daha önemli bizim hayatımızda :)))

Bambinonun kardeşi ile olan ilişkisi günden güne kuvvetleniyor. Artık kıskançlıktan ziyade birlikte vakit geçirmek öne çıkıyor aralarında. Bambino artık sabahları ilk iş Bambina ile benim yanıma gelmiyor ya da gelirse ses çıkarmadan yanıma yatıyor. Ya da akşamları "Anne uyutsun beni" diye inatlaşmıyor. Sanırım Bambina ile benim ilgilendiğim gerçeğini kabullendi. E biz de onun düzeni bozulmasın diye onun alanına fazla girmiyoruz. Mesela video izlerken başka odaya geçiyoruz. Kendi hayatının bir şekilde aşağı yukarı aynı devam edebileceğini görünce rahatladı sanki. Gerçi arada hala birşeyler söylüyor ama o kadar da olur artık.

Bugün ben Bambinoyu uyuturken şöyle dedi mesela: Anne, Allah'a dua ettim, Bambina 99 dakika uyusun diye!

:)))

Seni seviyorum güzel çocuk! Bahtın açık olsun. Kendin gibi duyarlı ve kıymet bilen insanlarla karşılaş hayat boyu. 


Bambina 3 Aylık

$
0
0
Bambinonun 3 aylık yazısı için tıklayın lütfen :)

Bambina 4. trimester olan ilk 3 ayını tamamladı dostlar. Çok şükür!

Teorik olarak artık çevre ile daha çok etkileşime geçebilecek, gaz sancıları azalacak, ele avuca gelecek artık :) Pratikte ise neler olacak, göreceğiz bakalım.

Nisan ayında Bambina m.e.me ile uyumayı keşfetti. Sanırım uzun bir süre uygulayacağı bir keşif yapmış oldu, zira bu keşiften beridir başka türlü uyumak pek istemiyor kızımız. Bambino da böyleydi ama tek fark şu ki; Bambino doymazdı, devamlı emerdi, Bambina doyduğu zaman emmek istese bile rahatsızlık hissi nedeniyle emmeye devam edemiyor. Gerçi o zaman sinirleniyor ama en azından başka türlü uyuması gerektiğini de anlamış oluyor.

70'lerden hareketli bir şarkı eşliğinde kucakta sallanarak uyuyor Bambino. Tam olarak bu şarkı:

10 dk içinde uyumuş oluyor. Ama bir sorun "Ne kadar uyuyor?" diye. Ortalama 15 dk! Sonra faltaşı gibi açıyor gözlerini. Birkaç gün üst üste uykusuz kalınca o zaman 1-1,5 saatlik bir ya da 2 uyku alıyor ama genelde uykuları derin değil. Tilki uykusu işte. Banyo yaparsa 1 saat kadar uyuyor. Yani sonuçta hala uykular düzensiz. M.e.me emmesi de düzensiz. Ne zaman isterse veriyorum. Geçen gün internette bir forumda 3 aylık bebekleri olan annelerin "4 saatte bir emiyor, daha erken teklif etsem bile almıyor"şeklinde yazışmalarını okuyunca kendimi sorguladım, itiraf ediyorum. Ama artık toparlamam daha kısa sürüyor. Benimki o versiyondan değil. Değil işte, kabul edeyim.

Neyse.. Bambina şanslı bir bebek. Evde gün boyu pek çok kişi oluyor. O da hepimizi dinliyor, gözlemliyor, anlamaya çalışıyor. Bambinoyu görünce pek mutlu oluyor, devamlı takip ediyor abisini :) Öyle güzel gülücükler saçıyor ki mest oluyoruz hepimiz :)

Bebek kokusu denen baştan çıkarıcı hane içinde sevinç kaynağı :) Koklamaya doyamıyoruz. Bir de Bambina biraz dolgun bir bebek, öpmesi sevmesi pek keyifli :)

Ağzı laf dolu Bambinanın, konuşup duruyor devamlı. Karşısında birini görünce kaşlarını, ağzını oynatıp mimiklerliyle birlikte birşeyler anlatıyor devamlı. 

Slinge girmek istemiyor, tulum bile giymiyor dışarı çıkarken. Uykusunda çoraplarını çıkarıyor nasıl beceriyorsa :) Kolları asla örtünün altında olmamalı, çok daralıyor yoksa. Ne yapıp edip dışarı çıkartıyor ellerini :)

 Gözleri mavi gibi ama "Değişir daha" diyen çok olduğu için kondurmuyorum henüz :)

Çeyrek yaşına giren minik kızım, hep neşe içinde olasın, mutlu olasın ve mutluluk veresin. Hep iyilerle karşılaşasın. Anlam dolu bir ömrün olsun tatlı minik kuzum!


Aklımdan Durmadan Yazıyorum :)

$
0
0
Günler oldukça hareketli geçiyor.
Nisan ayı bana çok uzun ve hiç bitmeyecekmiş gibi geldi.
Ama Mayıs ayı hızla geçip gidiyor sanki.
Havalardan olabilir.
Zaten oldum olası hava durumu ruh halimi çok etkilemiştir.
Londra'da havalardan az şikayet etmemiştim :)

Neyse, Mayıs ayındayız, havalar ısındı diyoruz ama bozkırın ortasında yaşamanın bir sonucu olarak geceleri hala kombi yakıyoruz. Ee, evde iki de çocuk var. Hele gece saat başı kalktığımda üşüdüğümü hissettikçe bu kararın yerinde olduğunu anlamış olduk.

Gün içinde pek çok şey oluyor, aklıma bir sürü şey geliyor. "Bunu bloga yazayım unutmadan" diyorum. İki çocuk uyuyup da ben de kendime zaman bulduğumda ise tek düşündüğüm şöyle kafa yormayan, keyiflik birşeyler yapmak oluyor.

Nedir bu keyiflik şeyler derseniz, son günlerde alışverişe dadandım diyeyim size :))
Dışarı çıkıp gezmeye vakit ve enerji olmayınca internet yardıma koşuyor sağolsun :)
Diyorum ya, akşamki yorgunlukla birşeyler okumak ya da birşeyler yazmak için kafayı toplamak çok zor benim için. Ama ürün resimlerine bakmak beyni yoran bir aktivite değil :))) Hele "Acaba bundan bende var mıydı?", "Bunu neyle giyebilirim ki?" gibi sorularla da kendimi yormuyorsam alışveriş yapmak pek keyifli :P

"Nerden geliyor bu değirmenin suyu?" diye hiç sormuyorum hele :P Evrende herşey bol miktarda var zaten, değil mi? :P

Anlayacağınız gerçekten yorgunum :P Depresyonda bile olabilirim, kendime bile çaktırmıyorum :P

İşe gitmeyip evde oturmak da hoşuma gidiyor, ne yalan söyleyeyim. Sabah-akşam çıldırma noktasına getiren trafik, dakikaları hesaplatan bir turnike sistemi, boş durmadan boşa çalışmak gibi şeyleri düşündükçe evde olup iki çocukla vakit geçirmek daha faydalı görünüyor şu anda bana :) Bir de geceleri pek uyumadığım için bu halde çalışmamın kimseye faydası olmayacağını düşünüyorum :)

Ama şöyle kendi çalışma saatlerimi kendimin ayarladığı, evden çalışma imkanının olduğu, mümkünse öğleden sonra 2-3'ten sonra çalışmadığım bir işim olsa herhalde çalışmaya devam etmek isterdim. Sana söylüyorum Evren, duy sesimi :)

Gün içinde öyle bir maraton içinde oluyorum ki, bazen kapasitemi aştığımı düşünüyorum :)) Elimden geleni yapıyorum ama mükemmel değilim hiçbir konuda. Beklentilerim düştü sanırım :) Çocuklar tok mu, yatacak temiz yatakları var mı, sağlıkları yerinde mi, genel olarak onlara iyi davranıldı mı, evetse, yeter işte, çok şükür!

Bak şu kadar yazı yazdım, geyik yaptım, hala gün içinde "Bunları yazayım" dediğim hiçbir şey aklıma gelmedi hala, iyi mi?! En iyisi daha fazla uzatmayayım, iyi geceler dileyip ayrılayım buralardan :)

Diyalog mu Monolog mu?

$
0
0
Ben odada yokken Bambino Bambinanın yanındadır ve duymadığım bir soru sorar kardeşine. Gerisi aynen şu şekilde gelişir:

Bambino: Şimdi söyle bakalım, doğruysa gülümse, yanlışsa gülümseme, tamam mı?

3 sn sonra:

Bambino: Sen gülümseme nedir biliyor musun, bak şöyle, mmmm (gülümsüyor)... Şimdi söyle hadi, doğru mu, yanlış mı?

Bambinadan ses gelmeyince Bambino:

Yanlış diyorsun yani, öyle mi?

:))

Bambino 56 Aylık

$
0
0
Bambino bu aralar dualite dönemine girdi.
Yani bir yandan anneye feci halde bağımlı, anne yanında olsun istiyor her daim.
Diğer yandan ise arkadaşlarıyla olmak, onlarla oyun oynamak istiyor devamlı.
Eğer arkadaşlarıyla oynarken anne yanındaysa Bambino havalarda uçuyor :)
Tabi her zaman bu mümkün olmuyor, olmadığı zamanlarda hangisi eksikse onu düşünüp üzülüyor.

Üzülmek için sudan sebepler yetiyor bazen Bambinoya.
Evde devamlı "Elindeki ile mutlu olmayı öğren" konuşmaları yapıyoruz, henüz işe yaradığınğ görmedim. Ama azimliyiz :)
Depodan bisikletini çıkartırken kaybolan bir oyuncağı aklına gelip üzülüyor mesela.
"Bisiklete bineceğine sevin" diyorum ama nafile. İlle de kaybolan oyuncak. Başlıyor dedektifliğe: "Kim aldı, kim kaybetti, nerede kayboldu, yenisini alalım..."
Bazen hiç bir şey yapmıyorum, üzülmesinin bitmesini bekliyorum.

Dediğim gibi, arkadaşları pek bir kıymetli Bambinonun.
Geçen gün yanıma gelip dedi ki:
-Anne, Kaan haklı... Evet, evet, anne Kaan haklı.
-Kaan haklı demek. Hangi konuda haklı?
- Pusetler bebekler içindir, ben bebek değilim, o nedenle artık pusete binmek istemiyorum.
-Ama uzak yerlere giderken yorulunca pusette oturuyorsun. İyi değil mi bu?
- Hayır, ben artık yürüyeceğim. Puset istemiyorum.

Gayet kesin ve net bir şekilde arkadaşının fikirlerine bizimkinden daha çok değer vermeye başladığının kanıtıdır bu durum :)
Ne diyeyim, kojonun dediği gibi: Allah iyilerle karşılaştırsın!

Bambinonun kardeşi ile arası iyi. Onu seviyor ve kolluyor. Maşallah diyoruz :)

Bambino artık hareketli oyunları seviyor. Ancak bu şekilde enerjisini atabiliyor ve gece iyi uyuyor. Eğer gün boyu koşturmadıysa ya da arkadaşlarıyla oynamadıysa o gece birkaç kere uyanabiliyor, gözlemlerim bu yönde. Yakında okullar kapanınca ne yapacağım bilmiyorum..

Bayağı bayağı okuyor bizimkisi. Tabelalar, broşürler, afişler, seçim pankartları, ne bulursa :) Bir sürü yeni şey öğreniyor tabi, hatta bizim kaçındığımız bazı gerçekleri kendi kendine keşfetmeye başladı. Yapacak birşey yok, hayatı öğreniyor tonton :)

Kızgın öğretmenleri sevmiyor bizimki :) Kızan bir öğretmen gördüğü zaman ondan ilelebet soğuyor, yanına bile yaklaşmak  istemiyor.

Evde de baba ona kızınca koşarak yanıma geliyor, "Kızmadan söyleseydi" diye ağlıyor.. Hassas minnoş..

Bambinonun hayatını en çok kendi zorlaştırıyor, bence bu böyle sürüp gidecek :) Kendine ettiği eziyeti kimse etmeyecek ona :)
Geçen günkü diyaloğumuz şöyleydi:
- Anne, odama şifre koydum. Bundan sonra şifreyi söylemeden içeri girmek yok. Odamdaki kuralları ben koyarım.
-Peki oğlum, nasıl istersen. Şifre nedir?
- 05001580
... Aradan zaman geçer, uyku vaktinde ben Bambinoyu uyutmak üzere odaya giderim..
-Anne şifreyi söyle, öyle gir.
- Hmmm, şey, 050008*??? neydi, böyle miydi?
-Hayır anne, bilemedin, giremezsin o zaman.
-Ama oğlum, seni uyutmam lazım, sonra kardeşini uyutmaya gideceğim.
-Ama olmaz, yanlış söyledin şifreyi.
-Peki o zaman, sen kendin uyu bugün (işime de gelir :P )
- Hayır, sen gelmeden ben uyumuyorum!
- Ama şifreyi hatırlamıyorum işte!
- Beynine sor anne, o sana göndersin şifreyi.
-Tamam, sorayım ama bu biraz zaman alabilir. O zamana kadar ne yapacağız?
-Ben de uyumam o zamana kadar.
- Oğlum uyku vaktin geldi de geçiyor bile. İzin ver bu seferlik gireyim.
- Olmaz anne, şifreyi söylemen lazım.
- Oğlum hayatı zorlaştırma ikimize de !!%#?*!

Aynen böyle işte!

Bir de zaman yolculuğu muhabbetimiz var. Bambino kafasındaki gibi yaşayamadığı her an için geçmişe dönüp o anları tekrar yaşamak istiyor ve bunun için deli gibi ağlıyor her seferinde. Bir defasında dedim ki: "Tamam, bilimadamları zaman yolculuğunu buldukları zaman o anlara geri dönüp dediğin gibi yaparsın, tamam mı? Şimdi biraz sakinleş bakalım" O konuşmadan beridir bu tür durumlarda ağlamayı kısa kesip "Zaman yolculuğu çıkınca bu ana geliriz dimi anne?" diyor. Ben de "Tamam, listeye ekle" diyorum. Şimdiden liste feci kabarık duruma geldi bile :) Bir keresinde de "Oğlum geçmişe gidip olayları değiştirmekten bugünü yaşamaya vaktin kalmayacak" dedim, ona da ağladı. Ben de sustum. Artık demiyorum. Acaip taknıtılı çünkü. İlla onun istediği şekilde tepki verilecek, konuşulacak, oyun oynanacak. Başka türlüsüne tahammülü yok. Bir ara psikoloğa bile götürmeyi düşündüm ama okul öğretmeni bunun normal bir dönem olduğunu ve geçeceğini söyleyince vazgeçtim. Yoksa böyle biriyle yaşamak hiç kolay değil inanın!

Neyse.. Okul tatili yaklaşırken okul gezileri tüm hızıyla sürüyor. Piknikler, kermesler, sergiler.. Bu ay epey sosyal geçti anlayacağınız. Bu anlamda pek çok ilk yaşadı Bambino. Servisle okul gezilerine gitmeyi pek sevdi. Bir defasında kardeşi nedeniyle biz arabayla gitmiştik, epey ağladı. Şimdi kendi servisle gidiyor biz de gitsek bile. Serviste de emniyet kemeri takan tek çocuk bizimkiymiş. Ayrıkotuyuz ailecek :)

Özgüvenli, hassas, kuralcı, arkadaş canlısı, anneci, gezmeci, çözümcü, patron kılıklı, dipsiz kuyu gibi yiyen ama gram kilo almayan -çiroz, kendinden 2-3 yaş büyüklerle takılmaya bayılan, takıntılı, kaygılı Bambinom benim :) Seni çok seviyorum!

Bambina 4 Aylık

$
0
0
Bambinanın 4. ay yazısını yazmak için bilgisayarın başına oturunca önce Bambinonun 4. ay yazısını okudum - isterseniz siz de okuyun-, ve aklımdan gitti yazacaklarım bir anda! Bambinonun atopik dermatit oluşu, 7/24 kucak isteyişi, fazla kilo almayışı, hareketliliği tekrar tekrar film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Yazdıklarım öyle içten ve samimi geldi ki bana, o anki ben'e şefkat duydum. O'na sarılıp "Bravo, zor zamanlarmış ama sen harika annelik yaptın, çok iyiydin" diyerek moral vermek istedim.

Şimdi Bambinaya bakıyorum da, çok çok şükür kızımda atopik dermatit yok. Ben kendimi iyileştirdikçe Bambina da sağlıklı bir şekilde karnımda büyüdü ve dışarıda da bu şekilde büyümeye devam ediyor. 2012'den beri değiştirdiğim beslenme düzenim, 2013'ten beri uyguladığım alternatif tedaviler 2014'te içimde büyümeye başlayan Bambinaya olumlu etkilerde bulundu. Hiçbir şey sebepsiz değil dostlar, ben bunu deneyimledim ve içtenlikle şükrediyorum ki iyi ki bizim üzerimizde büyük bir güç var. Aciz halimizle 10 dk sonrasını bile bilmezken bütün gelmişi ve geçmişi bilen bir Gücün varlığı beni koşulsuz teslimiyete götürüyor. Bambinayla birlikte öğrendiğim en önemli deneyim bu oldu. Akışa teslim olmak. Herşeyin geçici oluşu. Herşeyde bir hayır oluşu. Hep diyorum ya, bakın ben bu kızla daha neler neler öğreneceğim! :)

Bu arada kendimi şifalandırma girişimlerimde en büyük rol yine Bambinanındır. Zira, doğum bir kadının vücudunun baştan aşağı yenilenmesidir, hele ki doğal doğum ise doğum yöntemi. Ben de Bambinanın doğuşu ile birlikte büyük oranda yenilendim, temizlendim. Hala yapılacak şeyler var elbet ama şu anki noktada en büyük pay yine kızıma ait, farkındayım. Bambinaya bir kez daha şükranlarımı sunuyorum :)

Bambinanın da cildi hassas, belki ek gıdaya geçince yine birşeylere alerjisi çıkacak, bilemiyorum ama en azından Bambinodaki atopik dermatit belirtileri onda yok. Huzursuz bir bebek değil. Evet, emmeye çok düşkün, kucakta ve gezinti halinde olmak istiyor devamlı ama asla keyifsiz değil. Bilakis, devamlı gülüyor. Hani "5 parası varmış 5'ini de gülmeye vermiş" denir ya, Bambina için denmiş sanki :)

Bambinanın uykuları çok uzun süreli değil malesef. Sallanarak ve emerek uyumaya alıştı. Ben yoksam pusette gezinerek uyuyabiliyor ama beni gördüğü an affetmiyor :) Hem emziriyorum hem de kucağımda gezdiriyorum uyuması için çünkü karnından gelen gaz sesleri onu çok rahatsız ediyor, gezerken o sesler rahatsız etmiyor o kadar. Zaten kafayı da gövdesinin yarısına kadar kaldırmaya başladı, eğer oturarak uyutmaya başlarsam hemen kafayı kaldırıp ayağa kalkmamı söylüyor. Yaklaşık 10 dk ayakta geziyorum sonra oturarak devam ediyorum emzirmeye.

Gece uykusuna 8:30-9 gibi geçiyor. 12'de kalkıyor, emip yatıyor. Sonrası Allah ne verdiyse :) 2, 3, 4, 5, 6.. Saat başı, 45 dk da bir, şanslıysam 1,5 saatte bir kalkıyor. Son bir haftadır 4'te kalkıp 5'e kadar uyumuyor, uykusu dağılmış bir şekilde uyanıyor. Geceleri de gündüz gibi evin içi :))

Elleriyle birşeyler tutup keşfetmeye başlamıştı Bambina. Her gün bıkmadan usanmadan pratik yapıyor bu konuda :) Koordinasyonu hala kuvvetli değil ama bebeklerdeki o öğrenme azmi var ya, beni benden alıyor :) Helal olsun diyorum, yılmadan, bıkmadan, başarana kadar yapıyorlar. Nasıl bir içgüdüyse artık! 

Yediklerimizi sayıyor biz yemek yerken. Versek yiyecek, o derece içi gidiyor gibi :))

Şarkı söylenmesine bayılıyor, gülücükler saçıyor hemen :)

Gözleri hala mavi-gri arası. Döner diyorlar, o nedenle renkli gözlü olacağını kondurmuyorum hala..

Oyun halısı, ana kucağı, çıngıraklar, pusette oda oda gezmece, abisinin odasına bitmeyen keşifler yapmaca, mutfaktaki aktiviteleri izleyip sofraya kucakta dahil olmaca şeklinde bir hayatı var Bambinanın.

Kolları, bacakları devamlı hareket halinde. Altı açılınca bacaklar durmadan oynuyor :)

Banyoyu seviyor, su kuşu olacak böyle giderse :)

Her gun diyorum ki Bambinaya: "Kolaylıkla büyüyorsun, sevgiyle büyüyorsun, sağlıkla büyüyorsun." Bir de şunu: "Ben işe başlamadan konuşmaya ve yürümeye başlayacaksın" :)))

İlk yılının üçte biri geride kaldı sevgili kızım. Her bebek gibi çok seviliyorsun. Senin kokun hepimizi mutlu etmeye yetiyor. Varlığın bizim için bir hediye. Hele benim için çok özel bir hediyesin, bunun farkındayım ve şükrediyorum, sonsuz kere..

Bambino 57 Aylık

$
0
0
60 aylık olunca bırakırım herhalde, ay hesabını da takip edemez oldum ben :)))

Bambino son ay içerisinde hayatının ilk mezuniyetini yaşadı. 4,5 yaşında anaokulundan mezun oldu! Kep taktı, fotoğraf çektirdi. Ben hayatımda ilk kes kep giydiğimde üniversitedeydim. Bambino üniversiteye geldiğinde kep giymenin bir heyecanı kalmayabilir onun için, böyle giderse!

Okullar tatil olunca evde 7/24 birlikte yaşayan üçlü haline geldik: Ben, Bambino ve Bambina :) Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor :) Birlikte yatıyoruz, birlikte kalkıyoruz, birlikte oyun oynuyor, birlikte banyo yapıyoruz. Benim gibi arada bir yalnız kalmaya ihtiyacı olan biri için büyük bir imtihan! :P Arada bir bağırıyoruz, çağırıyoruz birbirimize, kavgalarımız da büyük oluyor bizim. E olacak o kadar, tozpembe değil tabi böyle bir hayat :P

Fatma teyzemiz Bambinoyu ikna edip dışarı çıkartabilirse ben olmadan, o zaman Bambina ile evde kalıyorum. Bambino arkadaşlarına gidiyor, parklara gidiyor, bir-iki gün de tek başına Fatma Teyzenin evine gitti. Sabah götürdük, akşam aldık, çok hoşuna gidiyor böylesi. Haftasonları babası ile jimnastiğe gidiyor bir de. Sonra da takılıyorlar baba-oğul. Bütün bunlar Bambinonun keyfi yerinde ise oluyor, yoksa Bambino annesinin yanından ayrılmak istemiyor. Annesi onun en sevdiği, kıyamam ben ona :) 

Bambino kardeşini "kızım" diyerek seviyor, aynı bizim gibi :) Öyle tatlı ki onun kardeşiyle sohbet edişini izlemek :) "Günaydın kızım, nasılsın bu sabah?", "Tatlı kız, güzel kız, yavru kız", "Sen de büyüyeceksin yakında merak etme kızım", "Kızım biz seni çok seviyoruz" ... Çok çok güzel anlar bu anlar..

Geçen hafta kojonun eve getirdiği mikroplar bizi çok sevmiş olacak ki özellikle Bambinonun vücudundan tam 4 gün çıkmadılar. Vücut da ne yapsın, ateşi yükselttikçe yükseltti ki mikroplar ölsün. 38 ile başlayan ateş 39'u gördü,40'ı gördü ,yetmedi 41'i gördü :( 4 gece hiç uyumadım diyebilirim. Banyo yaptırmak, kekik yağı ile ıslatılmış çoraplar giydirmek, kafasına ve ensesine ıslak havlular koymak başvurduğum temel yöntemler oldu. Islak çorapların 10 dk sonra kurumasına şahit olmak ise epey korkutucu bir deneyim oldu hepimiz için :( İlaçlar geçici etki etti.. Neyseki ateş düştüğünde Bambinonun keyfi yerindeydi hep. Oynadı, yemek istedi.. 4 günün sonunda ateş kalıcı olarak düştü. Geriye ailecek hepimizde kuru bir öksürük, boğaz gıcıklanması, kırgınlık, kulak tıkanıklığı kaldı. Epey birşey kalmış aslında ama çok şükür ki ateş gitti. Kojo hala hasta, dinlenemediği için bir türlü toparlanamıyor..

Bambinonun lüle lüle olan, omuzlarına kadar gelen saçını yaz moduna geçirdik geçen hafta. Ateşlenince saçları sırılsıklam oluyordu terden. Kurutması da zahmetliydi. Sağlık için olunca hiç tereddüt etmeden kestirdim saçlarını. Amerikan traşı şeklinde kestirdiğim saçlarını kojo beğenmeyince ertesi gün tekrar berbere gidilip bildiğiniz klasik erkek traşı olmak durumunda kaldı bizimki :) Yeni haline alışması zaman aldı, hala da tam alışamadık. Ama bildiğim birşey var ki, yazın deniz kenarında pek rahat edeceğiz inşallah :) Saç kesilince boyu mu uzadı nedir, Bambino bir değişik geliyor gözüme bu ara :)

Bir de minik ergenlik halleri diyebileceğim haller peydah oldu Bambinoda. Her sözümüzü tersleyen, "Demezsem n'olcak ki?", "Yapmazsam n'olcak ki?" diyerek diklenen, "Niye ki?", "Niyeymiş ki?" diyerek sinirlerimizi zıplatan bir mini ergen var karşımızda. Bir ara bana arkadaşlarından öğrendiği "Gerizekalı" ve "Banane-Sanane" kelimelerini de söylemeye kalkıştı ama ayarı verince o sözleri bıraktı. Yine de zor bir süreçteyiz, şimdi böyleyse bu çocuğun ergenliği nasıl olur kim bilir?! Sözcükleri bilincinde olmadan kullanıyor, evet, ama bazen insana gına getiriyor! Karşımızda çocuk olduğunu unutursak biz de başlıyoruz ağız dalaşına.. Ve sonu hüsran oluyor genelde :(

Anne-babalık şu hayattaki en zor meslek bence. Hakkını vererek yapabiliyor muyuz? Elimden geleni yapıyorum her an, evet, ama yeterli gelmiyor bana bazen. Yine de çocuğa sınırsız sevgi verildiğinde ara sıra olan olumsuzlukların kalıcı bir sorun yaratmayacağına inanıyorum :) Çok mu pozitifim, bilmem, belki de ;)

Viewing all 284 articles
Browse latest View live